Salı, Temmuz 05, 2016

Onur...

2012'de bir sınav için İstanbul'a gitmiştim, korkuyorum detaylardan yeter bu kadar . Hayatımda ilk defa İstanbul'a gidiyorum hacı öyle böyle değil. Neyse mülakata gittik...

Mülakat bitti, son derece aktifinden...Dışarı çıktım, kar atıştırıyor böyle...

Ağlıyorum yine ben...

Neyse...

İndim bankadan aşağı, Maslak'ı bilen bilir, devasal kuleler de kuleler... Arkam önüm sağım solum... Güzel yerdir de ürkütür az insanı... Baktım bir genç karton topluyor... "Bir dakika" gibisinden işaret ettim. Ne bileyim içimden geldi.

Bişey soracak sandı kesin. Sonra para çıkardım ki bu hataydı, ilettim.. Çok kızdı! Aşırı kızdı! "Dilencimiyim ben? Ne biçim insansın? İşim bu işim" Çok kızdı çok Allah'ım. Vallahi kötü niyetim yoktu, benden küçüktü, içimden geldi. Aklıma " sana yemek ısmarladığımı farzet" cümlesi geldi döküldü dudaklarımdan... "Tamam" dedi, aldı... "Bir daha kimseyi dilenci olarak görme" diye de ekledi...

Yemin ederim aklıma asla böyle bişey gelmedi... Üşümesini istemedim, kartonları bulamıyordu, kahroldum haline... Sadaka olarak dahi görmedim.

Sonra özür diledim defalarca ondan...

Kendimden...

Yüreği kocaman olmak lazım...

Dua ederek kocaman olmak lazım...

Hiç bir zaman küçümsememek lazım ki aklımın asla ucuna bile gelmez bu durum...

Dua ettim ona bolcana...

Bolcana dua ettim...

Gururlu olduğu için...

Şu an bile duam bu....

"Allah sana çok versin, mutlu kal"

Sevgiler

Kübra

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder